jackal
OrTaK
Yaş : 28
Kayıt tarihi : 25/03/08
Mesaj Sayısı : 436
Rep Sistemi Başarı Puanı: (9999/9999) Seviye: (9999/9999) Kötü İzlenim:(: (0/0)
|
Konu: Ziya Gökalp Ptsi Ağus. 25, 2008 11:26 am |
|
|
Ziya Gökalp (1876-1924) öncelikle Türkiye'yi Sosyoloji ile tanıştıran kişiydi ve ateşli bir Türk Milliyetçisi olarak sosyolojiyi entellektüel bir temel oluşturmada esas aldı.
Mahallî,resmî bir gazetede mesul müdür bir memurun oğlu olan Mehmet Ziya (daha sonra Gökalp) Diyarbakır'da doğdu, orada laik okullara devam etti ve aynı zamanda islam hukukuna vakıf olan amcasından geleneksel islam ilimlerini öğrendi. 18 yaşında intihara teşebbüs etti. Yine de, bir sonraki yıl İstanbul'a gidebildi ve Baytar Mektebine (Veterinary College) kaydını yaptırdı.
Daha önce Jön Türklerin (Young Turks) fikirlerinden etkilenen Gökalp, 1985 yılında İstanbul'da gizli bir örgüt olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin (Union and Progress) üyesi oldu. 1898'de tutuklandı; bir yıllık mahpusluk devresinden sonra bütün zamanını çalışmalarına adadığı doğduğu şehre sürgün edildi. O yıllarda Paris'te sürgünde olan Jön Türkler Fransız sosyolojisinden çok yoğun olarak etkilenmişti.İçlerinde Le Play hayranı olan Prens Sabahattin, Osmanlıların sadece sosyolojik çalışmalar yoluyla sosyal değişmeyi anlayabileceklerini daha sonra bu görüş Gökalp tarafından da desteklenmişti ve imparatorluğu bir arada tutan çeşitli unsurlar arasında uzlaşma sağlama yolunu bulabileceklerini (28 Ağustos, 1099 tarihli Peyman gazetesinin ilk sayısında) beyan etmişti.
BİR ŞİİRİ
ALA GEYİK
Çocuktum, ufacıktım, Top oynadım,acıktım.
Buldum yerde bir erik, Kaptı bir Ala Geyik.
Geyik kaçtı ormana, Bindim bir ak doğana.
Doğan, yolu şaşırdı, Kaf Dağından aşırdı.
Attı beni bir göle; Gölden çıktım bir çöle,
Çölde buldum izini, Koştum, tuttum dizini.
Geyik beni görünce, Düştü büyük sevince.
Verdi bana bir elma, Dedi, dinlenme, durma.
Dağdan yürü, kırdan git, Altın Köşke çabuk yet.
Seni bekler ezeli, Orda dünya güzeli.
Bin yıllık çile doldu! Bunu dedi, kayboldu.
Yedim sırlı elmayı, Gördüm gizli dünyayı.
Gündüz oldu, geceler; Ak sakallı cüceler,
Korkunç devler hortladı, Cinler, cirit oynadı.
Kesik başlar yürürdü, Saçlarını sürürdü.
Bir de baktım, melekler, Başlarında çiçekler.
Devlere el bağlıyor, Gizli gizli ağlıyor.
Kılıcımı çıkardım, Perileri kurtardım.
Kurtardığım periler, Adım adım geriler,
Kanadını açardı, Selam verir, kaçardı.
Az, uz gittim, dolaştım, Altın Köşke ulaştım.
Bir kapısı açıktı, Öteki kapanıktı.
Kapalıyı açarak, Açığa vurdum kapak.
At önünde et vardı, İt, ot yemez ağlardı;
Otu ata yedirdim, Eti ite yedirdim.
Açtım bir elmas oda; Dev şahı uykuda
Gördüm, kestim başını, Dedim, Ey dev nerede?
Nerede Dünya Güzeli? Dedi, Elinde eli!
Döndüm, baktım. Bir Kırgız Elbiseli güzel kız.
Durmuş, bakar yanımda, Şimşek çaktı canımda.
Güldü, dedi, Türk Beyi! Tanıdın mı geyiği?
Kimse, beni bu devden Alamazdı. Ancak sen,
Kaya deldin, dağ yardın, Geldin, beni kurtardın.
Ah o imiş anladım, Sevincimden ağladım,
Dedim, Turan Meleği! Türkün yüce dileği!
Yüz milyon Türk bu anda Seni bekler Turanda.
Haydi, çabuk varalım, Karanlığı yaralım;
Sönük ocak canlansın, Yoksul ülke şanlansın
İndik, iti okşadık, At sırtına atladık.
Geçtik nice dağ, kaya, Geldik Demirkapıya.
Kapanması, çok yıldı, Açıl! dedim, açıldı.
Yol verince gizli yurt, Aldı bizi Bozkurt,
Kaf Dağından geçirdi, Türk Eline getirdi.
Ziya Gökalp |
|